1906 - 1999 yılları arasında yaşayıp, yaklaşık bütün bir asra tanıklık eden Münevver Ayaşlı Hanımefendi İstanbul′u tarihi kimliği ve coğrafi dokusuyla bilen, anlayan ve seven gerçek bir Osmanlı münevveridir. Koskoca bir imparatorluğun gürül gürül çöküşüne, yeni bir devlet doğarken bir kültürün, bir hayat tarzının, bir estetiğin, bir terbiyenin de yok oluşuna, her anını derinden yaşayarak şahit olmuş son Osmanlılardan biridir.
Münevver Ayaşlı. ′′Dersaadet′′ adlı eserinde bahçeleri, yüksek duvarları, konak-yalı mimarisi, sahil sarayları ve hepsinden öte insanlarıyla Boğaziçi medeniyetinin şimdi tarih sayfaları arasında kalan görüntüsünü tasvir ediyor.
Hicri 1322 - Miladi 1906 senesinde Selanik′te doğdum. Fakat, umumi manada anlaşıldığı gibi ′Selanik′li değilim, Türküm. Babam askerdi. Devletimizin hudutları içinde olan Selanik′te vazifeli olarak bulunduğu bir sırada dünyaya gelmişim. Bütün Rumeli′yi çok sevdiğim gibi, Selanik′i de çok severim. Fertler ve milletler için hicret mukadderdir. Bizim tarihimiz, yani İslam tarihi hicri′dir, yani büyük mukaddes bir hicretle başlar. Binaenaleyh, biz müslümanlar için hicret etmenin, muhacir olmanın, ayrıca ulvi bir kıymeti vardır. Biz de anavatan Anadolu′ya hicret ettik. İzdivacım dolayısıyla candan ve gönülden Ayaşlı oldum. Bunu ilahi bir lütuf olarak kabul ederim. Zira bütün Piran′a çok bağlı olduğum gibi Hacı Bayram-ı Veli′ye (k.s.) ve onun ikinci halifesi olan Ayaşi Bünyamin-i Veli′ye (k.s.) çok bağlıyımdır. Hayatta yapayanlız kaldıktan sonra, 1947 senesinde yine yazıya ve gazeteciliğe başladım. Bir gün, hayat mücadelemde, kalemimin bana yardımcı olacağını hiç düşünmemiştim. Halbuki kalemin ne kadar mübarek ve mukaddes olduğunu bize Kur′an-ı Kerim emreder. Ömrü kültür hayatımıza hizmetle geçen Münevver Ayaşlı 20 Ağustos 1999, Cuma günü Rahmet-i Rahman′a irtihal etmiştir.